ABSTRACT. The article argues that the capitalist-politicians who came into power after the 2008 crisis brings about a new tendency in state government in which the government is identified with the capitalist class and the latter’s certain fractions are more directly related to the state power; and this entails the disappearance of the supposed autonomy of the capitalist state. To prove this argument, the article examines the examples of Donald Trump and Recep Tayyip Erdoğan regarding the political power-capitalist class relations: the first one became the U.S.A president as one of the world’s richest businessman and the other one increases its capital while he is the President of Turkey. Based on these two examples, the article claims that state theories based on the sharp distinctions between economic and political realms and taking for granted the “relative autonomy of the state” as an essential principle of the capitalist state fall short to explain this new tendency. To prove this, the article discusses the explanatory power of the state theories of Ralph Miliband, Nicos Poulantzas, Simon Clarke, John Holloway and Sol Picciotto regarding state-class relations and argues that rather than the structuralist conception of “relative autonomy”, the historical approach that explains the capitalist state as a historical form of class domination which contains in itself the class conflicts because it is shaped by these would be more useful to better understand and analyze the capitalist-politician examples that arose after 2008 crisis.
Keywords: State Theory, Relative Autonomy, Capitalist-Politician, Bourgeoisie, State-Capital Relations.
SERMAYEDARLAR DEVLETİ YÖNETİRSE NE OLUR? 2008 SONRASI SERMAYEDAR-SİYASETÇİLER VE DEVLET-SINIF İLİŞKİLERİ KONUSUNDA BİR DEĞERLENDİRME
ÖZ. Bu yazı 2008 krizi sonrasında iktidara gelen sermayedar-siyasetçi örneklerini temel alarak sermayedar ile devlet yöneticisi kimliğinin özdeşleşmesi ve sermaye sınıfının belli kesimlerinin siyasi iktidar ile daha doğrudan ilişkili olmasının kapitalist devletin görünürdeki özerkliğinin ortadan kalktığı yeni bir siyaset tarzını karşımıza çıkardığı tespitinden yola çıkıyor. Yazı, ABD’nin ve dünyanın en zengin sermayedarlarından Donald Trump’ın ABD Başkanı olması ve Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sermayedar kimliğinin giderek güçlenmesi örneklerini siyasi iktidar-sermaye sınıfı ilişkisi açısından analiz ediyor. Bu bağlamda, ekonomi ile siyaset alanı arasında yapılan ayrımlar ve bu ayrımdan yola çıkarak “devletin göreli özerkliği”ni kapitalist devletin asli bir özelliği olarak tanımlayan kuramsal yaklaşımların bu örnekleri açıklamakta yetersiz kaldığı savunuluyor. Ralph Miliband, Nicos Poulantzas, Simon Clarke, John Holloway ve Sol Picciotto gibi yazarların kapitalist devlette siyasi iktidar ve hakim sınıflar ilişkisini açıklamak üzere getirdikleri yaklaşımlar, bunların 2008 krizi sonrası ortaya çıkan örnekleri açıklama gücü üzerinden tartışılıyor. “Göreli özerkliği” merkeze alan yapısalcı anlayış yerine devleti sınıf çelişkileri tarafından şekillendirildiği için bu çelişkileri kendi içerisinde taşıyan, sınıf hakimiyetinin tarihsel bir şekli olarak değerlendiren tarihselci yaklaşımın 2008 krizi sonrası ortaya çıkan sermayedar-siyasetçi örneklerini açıklamakta daha faydalı olduğu ileri sürülüyor.
Anahtar Kelimeler: Devlet Teorisi, Göreli Özerklik, Devlet-Sermaye İlişkisi, Burjuvazi, Sermayedar-Siyasetçi.
WHAT IF CAPITAL RULES? AN ANALYSIS ON CAPITALIST-POLITICIANS AND THE RELATIONS BETWEEN STATE AND SOCIAL CLASSES AFTER THE 2018 CRISIS (Turkish) |
Copyright © 2009-2023
Alternatif Politika
(Alternative Politics)